Page 114 - SAYI 28
P. 114

Dr. Öğr. Üyesi


                                                           Kürşad KARA





                                                           Eğitim Fakültesi






        İSTİKLAL MARŞI ŞAİRİ OLABİLMEK






                    İstiklal Marşı’nı yazabilmek sadece ilha-  kadar müdür olarak çalışan kişidir. O gün bir par-
            mın işi midir? Eğer şiir İstiklal Marşı ise sorunun  ça yağmur yağmaktadır. Fatin Efendi Akif’in gel-
            cevabı sadece ilhamın işi olmadığı yönündedir.  meyeceğini düşünerek bir ahbabına gider. Ertesi
            Özellikle sanatçı eser ilişkisinde önemsenmesi  gün Fatin Efendi özür dilemek için Akif’in yanına
            gereken, sanatçının yaşamı ile şiir arasında bir  gider. Akif, o gün kendisine şunu der:
            bağın varlığıdır. Sezai Karakoç’un “Mehmet Akif”     - Hoca hoca bak bana. Söz, ancak ölüm yata-
            isimli incelemesinde vurguladığı gibi “Türk Edebi-  ğında olursun da yapamaz hâlde bulunursun, o
            yatında, Akif kadar hayatı şiire ve şiiri de hayata  zaman tutulmaz.
            sokmuş şair yoktur. Onun için, bütün boyutlarıy-     Değerli şairimizin hayatında öne çıkan diğer
            la hayat şiirdir. Akif söz konusu olduğunda, onun  bir husus hayatı hep sade yaşamasıdır. Onun için
            birbiriyle iç içe geçmiş şu yönleri dikkatimizi  hayata karşı duruşun merkezinde değerleri gel-
            çeker: Şahsiyeti, şairliği, düşünce ve eylem ada-  miştir. Yoksulluğu, çaresizliği, fakirliği değerleri-
            mı oluşu. Denebilir ki Türk edebiyatında hususi  nin önüne hiçbir zaman geçmemiştir. Bugünün
            hayatıyla şairliğini, şairliği ile düşünce ve eylem  maddeci dünyasında bu durumu anlamamız bir
            adamı kimliğini Akif kadar bütünleştirmiş çok  hayli güçtür. Şöyle ki; harp yıllarında bol bol pi-
            az şair vardır.” Hüseyin Cahit Yalçın ise “Mehmet  rinç, bol bol un bulabiliyor diye çok hürmet ettiği
            Akif’in hayatı, eserlerinden de büyük bir şairdir.”  baldızının kocasından hemen hemen selam ve
            tespitinde bulunmuştur.                           sabahı kesmiştir. Madde onun için her zaman
                Akif’in hayatında göze çarpan en önemli hu-   ikinci plandadır,  belki de çok ötelerde.
            suslardan biri verdiği sözü ne pahasına olursa ol-   Ankara’da yağmurlu havalarda, bazen Bay-
            sun yerine getirmektir: Baytar mektebinde okur-   tar Şefik Bey’in muşambasını giyerek Meclise gi-
            ken sınıf arkadaşları ile sözleşirler. Kim önce  dermiş milletvekili Akif. Şefik Bey onun bu hâlini
            vefat ederse geride kalanın çocuklarına diğerleri  görmüş ve şunları söylemiş: “Âkif Bey, şu mükâ-
            bakacaktır. Sözleşmelerinden yirmi yıl sonra ar-  fatı reddetmeyip de kendine bir muşamba veya
            kadaşı vefat eder, geriye iki çocuğu ile hanımı ka-  palto alsaydın daha iyi olmaz mıydı? Akif, onun
            lır. Akif’in son derece maddi sıkıntıda olduğu bir  bu sözüne yalnız cevap vermekle kalmamış, iki
            dönemde meydana gelen bu olay karşısında Akif,  ay onunla konuşmamıştır. Hatta beni niye anla-
            söz verdiği gibi yapar ve arkadaşının ailesine sa-  mıyorlar, diye dertlenmiştir. Aslında Akif, Ömer
            hip çıkar. Bu minvalde dillendireceğimiz ikinci  Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” adlı hikâyesinde
            önemli olay ise şudur: Akif bir gün Fatin Efendi’nin  Muhsin Bey karakteri üzerinden bizlere iletmek
            daveti için Vaniköyü’ne gider. Fatin Hoca şimdiki  istediği şu değerli mesajı vermek istemektedir:
            Kandilli Rasathanesi’nin yerini seçen ve müesse-  Devlet işi için bir ücret alınmaz, devletin işinin
            seyi yeniden kuran ve burada emekli oluncaya  karşılığı olmaz.


               112
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119