Page 18 - kalite bülteni yeni2023
P. 18
KALİTE
Sayı: 3 / Mayıs / 2023
3. DUYGUSAL ZEKA
Duygusal zeka; insanların çabalarını doğru yönde sürdürebilmeleri için gerekli bilgiyi almasını sağlayan bir geribildirim
sorunudur. Sistem teorisindeki özgün anlamıyla geri bildirim, bir parçanın sistemdeki diğer tüm parçaları etkilediği ve nasıl çalış�ğına dair
bilgi alışverişi demek�r. Bir şirke�e herkes sistemin parçasıdır ve geri bildirim de kurumun can damarıdır. Bu bilgi alışverişi sayesinde
insanlara yapmakta oldukları işin iyi gi�ği ya da daha hassas ayar istediği, kalitesinin yüksel�lmesi veya tamamen yeniden yönlendirilmesi
gerek�ği bildirilir. Geri bildirim olmadan insanlar karanlıkta kalır, patronları, iş arkadaşları ya da kendilerinden beklenenler açısından ne
durumda oldukları hakkında bir fikirleri yoktur ve her türlü sorun zamanla çetrefilleşir. Bu anlamda eleş�ri bir yöne�cinin en önemli görevleri
arasındadır. Aynı zamanda en çok korkulan ve sürüncemede bırakılan iş�r. Gerçekten de eleş�rilerin nasıl yapıldığı ve algılandığı, kişilerin
işlerinden, birlikte çalış�kları ve hesap verdikleri kişilerden ne kadar memnun olduklarını belirlemekte büyük rol oynar. Ö�e, kaygı ve
depresyonun olumsuz �bbi etkileriyle ilgili deliller, göz ardı edilmeyecek bir birikim oluşturmuştur. Kronikleş�ğinde ö�e ve kaygı insanların
bir dizi hastalığa karşı direncini kırabilir. Depresyon ise kişilerin daha kolay rahatsızlanmasına neden olmasa bile, özellikle durumu ağır olan
daha zayıf hastaların �bbi açıdan iyileşmesini engelleyebilir ve ölüm riskini ar�rabilir. Ancak kronik duygusal sıkın� değişik biçimleriyle zehir
gibi bir etki yapıyorsa, bunun karşı� bir dizi duyguda, bir ölçüde panzehir etkisi yapabilir. Bu olumlu duyguların hastalıkları tedavi edeceği ya
da gülmenin veya mutluluğun tek başına ciddi bir hastalığın gidişa�nı değiş�receği anlamına gelmez. Olumlu duyguların sağladığı ek
üstünlük açık değildir. Ama çok sayıda insanla yapılmış incelemelerden yararlanarak hastalığın gidişa�nı etkileyen bir yığın karmaşık
değişkenin arasından ayırt edilebilir.
4. FIRSATLARA AÇILAN PENCERELER
Aile yaşamı bize ilk duygusal dersleri veren okuldur. Yakın ilişkilerin bu potasında, kendimizi nasıl göreceğimizi ve başkalarının bizim
hislerimize ne şekilde tepki vereceğini; bu hisler hakkında nasıl düşünmemiz gerek�ğini ve tepki verirken ne gibi seçeneklerimizin olduğunu;
umutları ve korkuları nasıl okuyup ifade edeceğimizi öğreniriz. Bu duygusal dersler sadece anne babanın çocuklarına doğrudan söyledikleri
ve yap�klarıyla değil, kendi hislerini idare edişleriyle ve aralarındaki etkileşim modeliyle de verilir. Bazı anne-babalar üstün yetenekli
duygusal öğretmenlerdir, bazıları ise gaddardır. Anne-babaların çocuklarına davranış tarzının; “ka� disipline mi yoksa empa�k anlayışa mı,
umursamadan mı yoksa sıcak davranarak mı” olduğuna bağlı çocuğun duygusal yaşamı açısından derin ve kalıcı sonuçları olduğunu gösteren
yüzlerce araş�rma vardır. Yine de duygusal zekaya sahip anne ve babaların varlığının başlı başına büyük yararları olduğunu gösteren somut
bulgular ancak son zamanlarda elde edilmiş�r. Çocuklarıyla doğrudan ilişkilerinin yanı sıra, bir karı kocanın kendi aralarında hisleri ile nasıl
baş e�kleri de, ailedeki en ince duygusal alışverişleri bile gözden kaçırmayacak kadar akıllı öğrenciler olan çocuklara çok etkili dersler verir.
Duygusal açıdan yetersiz ebeveynlik tarzları arasında en sık rastlanan şu üçüdür:
Hisleri tamamen göz ardı etmek: Bu tür anne babalar çocukların duygusal sıkın�larını ıvır-zıvır ya da dert kaynağı olarak değerlendirerek,
kendiliğinden geçmesini beklemeleri gerek�ğine inanırlar. Duygusal anları, çocuğa yakınlaşma ya da onun duygusal yeterlilik konusunda bir
şeyler öğrenmesine yardımcı olmak için bir �rsat olarak kullanmayı beceremezler.
Fazlasıyla serbest bırakmak: Bu tür anne-babalar çocuğun ne hisse�ğinin farkındadırlar, ancak çocuk içindeki duygusal �r�nayla nasıl baş
ederse etsin ha�a, isterse başka birine vursun yap�ğı hiçbir şeye karışmazlar. Çocuğun hislerini göz ardı eden �plerde olduğu gibi, bu anne
babalar da çocuklarına alterna�f bir duygusal tepki öğretmeye ender olarak kalkışırlar. Tüm rahatsızlıklarını ya�ş�rmaya çalışırlar. Örneğin,
üzüntüsünü ya da ö�esini geçirmek için pazarlığa ya da rüşvete başvururlar.
Çocuğu aşağılayıp hislerine saygı göstermemek: Bu tür anne-babalar genellikle çocuğun hiçbir yap�ğını onaylamaz, sert bir şekilde eleş�rir
ve cezalandırırlar. Örneğin çocuğun ö�esini belli etmesine hiçbir şekilde izin vermeyip en ufak bir huysuzluk belir�sinde bile cezalandırmaya
yönelirler. Bunlar; çocuk bir şeyi kendi açısından anlatmaya başladığı zaman “sakın bana karşılık verme” diye ö�eyle bağıran anne ve
babalardır.
5. DUYGUSAL OKUR YAZARLIK
Giderek artan sayıda ailenin ar�k çocukların hayata sağlam bir şekilde hazırlanmasını sağlayamaması, çocukların duygusal ve sosyal yeterlilik
eksiğinin telafisi için toplumların başvurabileceği tek yer okullar demek, bu çöküş içinde ya da çökmeye yakın olan tüm sosyal kurumların
yerini tek başına okulun alabileceği anlamına gelmez. Ancak hemen her çocuk okula gi�ğinden okul onlara belki başka hiç bir yerden elde
edemeyecekleri temel hayat derslerini sunan bir yerdir. Duygusal okuryazarlık; okullara, çocukların sosyalleşmesinde etkisiz olan ailelerin
bırak�ğı boşluğu doldurmak gibi ek bir görev yükler. Bu çe�n görev iki temel değişikliği gerek�rir: Öğretmenlerin geleneksel misyonlarını
aşması ve yerel toplumun okullarla daha çok ilgilenmeleri. Bu derslerin nasıl öğre�ldiği, sadece duygusal okur yazarlığa adanmış bir sını�n
olup olmamasından daha büyük bir önem taşıyabilir. Öğretmenin niteliği bu açıdan çok önemlidir, çünkü onun sını�nı idare ediş tarzı,
duygusal yeterlilik ya da yetersizlik konusunda başlı başına bir model, fiili bir ders�r. Öğretmen bir öğrenciye cevap verdiğinde diğer yirmi ya
da otuz çocuk bir şey öğrenir.
16