Page 111 - Sayı 29
P. 111

Yönetmen David Fincher’ın Dövüş Kulübü       sevmiştim” der. Tyler, “bir yaşam tarzı takıntısının
             (1999) filmi bize her türlü reklam aracılığıyla  yan ürünleri olduğumuzu” anlatıyor. “Cinayet,
             satılan tüm fikirleri -hayatın nasıl yaşanacağı,  suç, yoksulluk, bunlar beni ilgilendirmiyor. Beni
             nasıl mükemmel bir işçi olunacağı, farklı        ilgilendiren ünlü dergiler, 500 kanallı televizyon,
             vesilelerle nasıl giyinileceği ve nasıl bir kadın  iç çamaşırımın üzerinde yazan bazı heriflerin
             veya erkek olunacağı gibi fikirler- bozmaya      adları...” Tyler neredeyse hiçbir şeyin çalışmadığı
             çalışır. İsimsiz kahraman-anlatıcı, Ayrıştırıcı  harap bir binaya giderek tüketici yaşam tarzı
             Kimlik Bozukluğu’ndan muzdariptir ve ötekini,    kavramına meydan okumasına yardımcı olur.
             anlatıcının eksik olduğu her şeye sahip bir      Anlatıcı daha sonra kirli bir gömlek ve morarmış
             kimlik olan Tyler Durden’i yaratır. Anlatıcı, işini  bir yüzle tasvir edilen dağınık görünümüyle
             hor gören, uykusuzluktan musdarip, evinde        ofise giderek bir adım daha ileri gider. Böylelikle
             yalnız yaşayan, hiç arkadaşı veya ailesi olmayan,  sadece reklamların sattığı beyazlık fikrine ve
             ancak en son moda (önde gelen İsveçli mobilya    nasıl giyinilmesi gerektiği fikrine değil, beyaz
             ve aksesuar üreticisi) mobilyalarla döşenmiş     yakalı kurum kültürüne de tamamen meydan
             bir evi olan beyaz yakalı devamlı bir işçidir.   okumaktadır. Dövüş Kulübü, anti-kapitalist ve
             Filmde,  “Birçokları gibi, lüks mobilyalardan yuva  anti-tüketimci duyguların üzerinde duran bir
             yapma içgüdüsünün kölesi oldum… ne tür bir       başyapıttır ve son vuruşu şu şekilde yapmaktadır:
             yemek takımı beni bir insan olarak tanımlar?”    “Sen işin değilsin. Sen bankadaki ne kadar paran
             şeklinde konuşur. Hatta evi öylesine onun kimliği  olduğun değilsin. Sen sürdüğün araban değilsin.
             olmuştur ki yok edildiğinde “O fakirhane benim   Cüzdanınızın içeriği siz değilsiniz…”
             hayatımdı, o yerde mobilyanın her tahtasını çok























































                                                                                                              111
   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116